CİLT HASTALIKLARI TANI VE TEDAVİLERİ

Cilt Hastalıkları

Kliniğimizde çok sık görülen cilt hastalıkları olan ekzema, atopik dermatit, akne (sivilce), sedef ve benzeri hastalıklar, cinsel temasla geçen enfeksiyonlar, siğil, uçuk, zona, mantar hastalıkları, bulaşıcı deri hastalıkları, derinin iyi huylu ve kötü huylu tümörleri, saç hastalıkları, tırnak hastalıkları, benler, kaşıntılı deri hastalıkları, vitiligo gibi hastalıkların tanı ve tedavileri yapılmaktadır.

Kliniğimizde deri hastalıklarının tanı ve tedavisine yönelik yapılan uygulamalar:

*Videodermastoskopi ile muayene

*Kriyoterapi (dondurma tedavisi)

*Elektrokoterizasyon

*Alerji testleri (patch test)

*Cilt biyopsisi

*Benlerin, küçük kist ve deri tümörlerinin çıkartılması

*Mikroskobik mantar arama testi

 

Akne - Sivilce Tedavisi;

Akne - sivilce nedir?

Akne cildin orta tabakasında yer alan yağ bezlerinin “sebum” adı verilen aşırı yağ salgısından kaynaklanan bir deri hastalığıdır. Kıl kökü haznesinin tıkanması sonrası sebum salgısı ile ortaya çıkan oluşuma corynbacterium acnes adı verilen bakterinin eklenmesi ile klasik sivilce görünümü ortaya çıkar. 

Akne- sivilce nasıl oluşur? 

Ciltte artan yağ salgısı ve gözeneklerin tıkanması sonucu oluşan ve halk arasında siyah nokta olarak anılan, tıbbi adı komedon olan yağ butonlarının bakteri ile enfekte olması sonucu gittikçe artan şiddette papül, püstül, nodül ve kist değişik düzeyde lezyonlar oluşur. İltihaplı ve daha şiddetli akne lezyonları eğer müdahale edilmezse, deride çukur (skar) şeklinde iz bırakarak iyileşir. Kimlerde görülür? Akne genellikle gençlik dönemi hastalığı olup kızlarda 10-17 yaşlarında, erkeklerde ise 14-19 yaşlarında daha sık görülmektir. Ancak 30-40 yaşlarında, hatta 50’li yaşlarda bile oluşabilmektedir. En fazla yüzde olmak üzere, vücudun sırt, göğüs ve kol bölgelerinde de oldukça sık olarak oluşabilmektedir. Sivilce oluşumu genellikle erkeklerde daha ağır seyreder. 

Akne- sivilce oluşumunu arttıran faktörler nelerdir? 

Akne oluşumuna hormonal, genetik ve çevresel faktörler etki etmektedir. Hormonlar arasında her iki cinste de en etkili hormon testosterondur. Bazı durumlarda testosteron salgısının fazla olması sebep olabileceği gibi, normal olan testosteron düzeyine yağ bezlerinin fazla yanıt vermesi durumu görülebilir. Genetik faktörlerde akne oluşumunda etkilidir. Anne veya babadan birisinde akne olması çocuklarında akne oluşumunda en önemli faktördür. Bazı ilaçlar da akne oluşumunu arttırmaktadır. Bunlar arasında lityum, hidantoin, kortikosteroid ve oral kontraseptifler ilaçlar akne oluşumuna sebep olabilir veya alanları alevlendirebilir. Akne oluşumunun duygusal stres, mekanik basınç, mineral yağları ve bazı kozmetiklerde arttırabildiği iyi bilinmektedir. Son olarak akne oluşumu sonbahar ve kış aylarında artma eğilimindedir. Akne oluşumuna sebep olacak çevresel faktörler varsa bunların dermatolog tarafından saptanıp, mümkün olduğunca elemine edilmesi gerekmektedir. 

Akne – sivilce tipleri nelerdir ve derecelendirmesi nasıl yapılır? 

Sivilceler üç farklı kategoride incelenmektedir. 

Akne Vulgaris. 

Ergenlik döneminde görülen basit tip aknedir. Şiddetli kist ve nodüller yoktur. Açık komedon denilen siyah noktalar, kapalı komedon denilen beyaz -sarı yağ butonları ile kırmızı kabarık yapıdaki papül ve içinde sarı uçlu cerahat içeren püstüllerden oluşur. 

Akne Conglabata. 

Şiddetli kistler ve apseler ile seyreden, yüzden daha çok gövdeyi tutan akne tipidir. Polikistik over sendromu denilen ve kadınlarda yumurtalıklarda çikolata kistleri, kanama düzensizliği, kıllanma ve kısırlık ile seyreden tablonun bir parçası olabilir. 

Akne Fulminans. 

Ateş, halsizlik, eklem ağrısı ve ciddi kistik aknelerden oluşur. 13- 17 yaş erkeklerde daha sık görülmektedir. 

Akne - sivilce tedavisi nasıl olmaktadır?

 Oluşmuş sivilcelerin tedavisi yanında yeni oluşumların önlenmesi, daha ön planda yer almalıdır. Bunun için komedon veya siyah noktalar adı verilen iltihap içermeyen küçük yağ birikintilerinin tedavisi yapılmalıdır. Bunun için asidik ürünler ile yapılan tedaviler uygulanmalıdır. Azeleik asit, salisik asit, retinoik asit içeren kremler veya glikolik asit ile yapılan kimyasal peeling işlemleri, komedonların iltihaplaşarak akneye dönmesini engelleyen ve akne oluşumunu azaltan önemli bir tedavi basamağını oluşturmaktadır. “Püstül”, “nodül”, “kist” adı verilen yangılı (inflamatuar) akne lezyonlarında ise, aknenin derecesine göre yüzeysel krem tedavilerinden bağlayıp, ağızdan antibiyotik veya retinoik aside varan tedavi seçenekleri uygulanmaktadır. Hafif düzey aknelerin tedavisinde, topikal antibiyotik kremler, benzolyl peroksit içeren kremler ve topikal retinoidli kremler ön planda kullanılmaktadır. Orta şiddetteki akne lezyonlarında, ağızdan antibiyotik tedavisi (özellikle 3 ayı geçmeyecek şekilde tetrasiklinler), kadınlarda östrojen içeren ilaçlar kullanılabilmektedir. Şiddetli akne lezyonlarının tedavisinde ise isotretinoin tedavisi önemli tercihler arasındadır. Akne tedavisi uzun süreli ve basamaklı bir tedavidir. Bundan dolayı iyi bir hasta-hekim diyaloğu ve düzenli kontrollerin yapıldığı bir ortamda mümkündür. 

Akne-sivilce tedavisinde uygulanan retinoik asit (isotretinoin) tedavisi nedir? 

Sistemik isotretinoin tedavisi şiddetli, nodülokistik aknede tercih edilen çok yüz güldürücü sonuçlar sağlayan tedavidir. Günlük doz 0,5- 1 mg/kg aralığında olmak kaydı ile kişinin toplam alınan doz 120 mg/kg ve üzerinde ulaşıldığı takdirde aknelerden %60-80 oranında tamamen kurtulmak mümkün olabilmektedir. Tedavi süresi dermatoloğun belirleyeceği doz ile 4-8 ay arasında değişebilmektedir. İsotretinoin teratojen (anne karnındaki bebeğe zarar verebilen) bir ilaç olduğu için hamile kadınlarda kesinlikle kullanılmamalıdır. Ayrıca akne tedavisinde sıklıkla kullanılan ağızdan alınan tetrasiklin antibiyotiği ve A vitamini içeren ilaçlar ile isotretinoin birlikte kullanılmamalıdır. İsotretinoin tedavisi önemli yan etkiler oluşturabilmektedir. Tedavi sırasında hastanın kan lipidleri (kolesterol, trigliserid) aylık olarak takip edilmelidir. Hastalar sıklıkla dudak ve burun içinde kuruma, çatlama şikayeti yaşarlar. Nemlendirici kremlerin sık ve düzenli kullanımı ile ciltte kuruluk şikayeti en aza indirilebilir. 

Akne - sivilcenin tedavisi yapılmadığında oluşturabileceği sorunlar nelerdir? 

Zamanında ve iyi yapılmayan akne tedavisi sonrası skar (iz) oluşumu önemli bir komplikasyondur. Akne sonrası oluşan skarların derinliği veya yaygınlığına göre kimyasal peeling, mikrodermabrazyon, dermaroller, lazer peeling gibi tedavi seçenekleri ile akne izlerinin tedavisi yapılabilmektedir. 

Akne - sivilce ile mücadele sırasında yapılması ve yapılmaması gerekenler nelerdir? 

Yapılan bilimsel araştırmalar akne oluşumu ile beslenme (diyetteki yağ gibi) arasında herhangi bir ilişki saptamamıştır. Bu nedenle uzun süredir akne hastalarına diyet verilmemektedir. Ayrıca kahve ve kolalı içeceklerin de arttırıcı bir etkisi görülmemiştir. Ancak akne, genetik yapı ve hormonlara bağlı olarak oluşsa da, bazı çevresel faktörlerle ile artabilmektedir. Nemli- sıcak hava, cilde baskı uygulanması, klorlu su sayılabilecek fiziksel etkenlerdir. Tıbbi tedavi yanında kişinin özellikle püstül dediğimiz iltihaplı lezyonları sıkılmaması gerekir, aksi takdirde ikincil bakteriyel enfeksiyonlar ve akne izlerinin oluşum riski artar. Komedon adı verdiğimiz siyah nokta ve yağ butonlarının 3-4 haftada bir meyve asitleri ile yapılacak kimyasal peeling ile azaltılması mümkündür. Peeling sonrası inatçı komedonllar buhar uygulamasını takiben komedon press adını verdiğimiz tıbbi başlık ile temizlenmelidir. 

Akne - sivilce’ nin karıştığı hastalıklar nelerdir? 

Başarılı olmayan bir akne tedavisinde, başka bir hastalık ile karıştırılıp uygun tedavi yapılıp yapılmadığı ekarte edilmelidir. Akne benzeri oluşumlar görülen rozacea (gül hastalığı), pannikülit, bakteriyel- fungal follikülit tanı aşamasında elemine edilmelidir.

 

Spor ve Cilt Hastalıkları

Düzenli fiziksel aktivitede bulunan kişiler ister profesyonel sporcu olsun isterse sağlıklı yaşam için egzersiz yapsın, çok büyük oranda hayatının bir döneminde cilt sorunları ile karşılaşacaktır. Bu durumların önceden bilinmesi; erken tanınması ve hatta önlenmesi açısından önemlidir. İstatistiksel olarak yapılan takiplere göre dermatolojik sorunlar %10-15 arasında antrenman kaybına neden olmaktadır. 

Sporcularda sık görülen cilt sorunları şunlardır: 

Tırnak batması: Genellikle yanlış ayakkabı seçimine bağlı olarak, en sık ayak başparmağı tırnağının, tırnak yatağına batmasıdır. Ağrılı bir durumdur. Erken önlemi alınmazsa, tırnak teli, B/S bant uygulaması, kısmi tırnak çıkarımı hatta tırnağın tamamen çıkarılması ile tedavi edilebilir. Detaylı bilgi için www.dk-ayaksagligi.com web sitemize başvurabilirsiniz. 

Ayaktaki deri altı kanamaları: Genellikle şiddetli darbeler sonucu deri altında görülen kanamalardır. En sık topuk ve ayak başparmağında görülür. Kanamadan bir süre sonra darbe alınan yer siyah renge dönebilir. Önemli derecede ağrı, kemik ve tendonlarda bir hasar yoksa bir şey yapılmasına gerek yoktur. Bir süre sonra geçecektir.

Tırnak mantarı: Terleyen ayaklardan dolayı nemli ortam, hava almayan ayakkabılar, küçük ama tekrarlayan darbeler zemininde gelişen enfeksiyondur. Bulaşıcı olduğundan dolayı başkalarının çorap, ayakkabı, terliğinin giyilmesi ve yalın ayak ile dolaşılması oluşması açısından risk yaratmaktadır. İnatçıdır ve tedavisi oldukça uzun sürer. Tedavi edilmediği takdirde tırnak harabiyetine kadar gidebilmektedir.

Nasır: Tekrarlayan mikro-travmalar, basılar sonucu oluşan lokal deri kalınlaşmalarıdır. Mutlaka önlemi alınmalıdır, aksi takdirde performansta önemli düşüklük yapabilir. Tedavinin düzenlemesi yanında mutlaka sebep olan faktörlerin uzaklaştırılması gerekmektedir. Siğil: Human papilloma virüs etkenine bağlı olarak gelişen bulaşıcı bir durumdur. Sporcularda genellikle yalın ayak dolaşmaya bağlı bulaşan, ayak tabanında sık görülen küçük sertlikler şeklinde oluşumlardır. Koter veya dondurarak yakma, lazer ve kimyasal eriticiler ile tedavi edilebilmektedir.

Molloscum contagiosum: Bu da human papilloma virüsün yaptığı bir çeşit bulaşıcı siğil hastalığıdır. Çok küçük, tedavi edilmediği sürece sayısı gittikçe arttan, inci tanesi gibi görülen, parlak oluşumlardır. Serttir, içinde peynirimsi bir madde bulunur. Genellikle mekanik olarak, kazıma işlemi ile tedavi edilmelidir. Su toplanması (travmatik bül): Sürtünmeye bağlı derinin üst tabakası altında su toplanması durumudur. Steril ortamda açılarak, mutlaka kapatılmalıdır. Tekrarlıyorsa, nedene yönelik önlem alınmalıdır.

Mantar enfeksiyonları: Düzenli spor yapmanın getirdiği nemli ve sıcak zemin üzerine havlu, çorap, şort, tişört gibi şahsi eşyaların paylaşılması ile kasık ve koltuk altı bölgelerinde mantar enfeksiyonları ile karşılaşılmaktadır. Kızarma, sulanma, kaşıntı belirtileri vardır. Uygun ilaç ve kremler ile tedavi edilmelidir. 

Genital bölge virüs enfeksiyonları: Paylaşılan spor giysilerine bağlı olarak, genital bölgede siğil veya herpes enfeksiyonları görülebilir. Önlemleri alınmadığı takdirde kısa sürede yaygınlaşabilir. 

Miliaria (isilik): Ekrin tip ter bezi kanallarının tıkanması sonucu oluşan kırmızı kabarıklıklardır. Çok terleme, sıcak, hava dolaşımını engelleyen sentetik giysilere bağlı oluşabilmektedir. Ortamın klimatize olması, sık atlet değiştirilmesi, pamuklu giysileri tercih edilmesi ve hafif kortizonlu kremler ile tedavi edilmektedir.